23 Nisan 2015 Perşembe



"Geçmişimiz bugünümüz üzerinde ne kadar etkiliyse bugünümüz de geçmişimizi yeniden yapılandırmamızda o denli etkilidir."

Geçmiş yaşantılarımızın özellikle de erken çocukluk yaşantılarımızın bugün hayattaki duruşumuzu şekillendirdiği artık tüm psikoloji kuramlarının ortak paydası. Fakat şu da bir gerçek ki; çocuklukta yaşadıklarımızla kalmıyor deneyimlerimiz ve bu deneyimler sonucunda bambaşka bir farkındalık düzeyine ulaşabiliyoruz. Geçmişe dair anılarımıza geri dönüp bakarken de işte bu yeni farkındalık düzeyinin gözlüklerini kullanıyoruz. Bir zaman bize yaşattıklarından ötürü nefret ettiklerimizi belki de affedebiliyoruz. Çünkü deneyimlerimiz onu daha iyi anlamamıza, onu kendi hikayesi içinde değerlendirebilmemize olanak sağlamıştır. İçindeyken öfkeli, kaygılı, baskılanmış, hayalkırıklığına uğramış, haksızlığa uğramış vs. hissettiğimiz durumları gülümseyerek hatırlayabiliuoruz. Daha da ötesi bizi ne denli zenginleştirdiğini keşfedebiliyoruz.
Tabii tersi de mümkün; çok sevdiğimiz, saygı duyduğumuz, idealize ettiğimiz birinin bize aslında zarar verdiğini farkederek ona karşı öfke duyabiliyor ve pişmanlık duyabiliyoruz. Kendimizi güçlü zannettiğimiz anlarda aslında ne denli zayıf olduğumuzu, zayıflık zannettiklerimizin ne kadar normal olduğunun farkına varabiliyoruz. Siz de bugünün penceresinden geriye dönüp bakınca böyle yüzlerce farklı örnek bulabilirsiniz.
Demem o ki; yaşam serüveni ölüme kadar devam eden kümülatif bir seyirdir.
Uzm. Psikolog Hülya Macit

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder