23 Nisan 2015 Perşembe

CİNSELLİĞİN DİLİ


Cinsellik ruh dünyasının en önemli dışa vurumudur. Başka bir ifadeyle aslında ruhsal yapılanmanın, kişilik örgütlenmesinin minyatürüdür bir nevi cinsellik. Aktif olarak yaşantılanan cinsellik de insanın ruh dünyası ile ilgili önemli bir veri kaynağı olmasına rağmen rüyalardaki cinsellik çok daha önemli ve açık bir veri kaynağıdır. Çünkü rüyalardaki cinsellik daha sansürsüz ve doğrudandır.

Özellikle psikodinamik literatür içerisinde cinsellik çok önemli bir yer işgal etmektedir. Cinsellik ruhsal oluşum sürecindeki eksiklikler, hatalı yapılanmalar ve kusurlar hakkında çok önemli datalar ihtiva eder.

İnsanoğlu doğumundan ölümüne kadar çeşitli gelişim evrelerinden geçmektedir. Bu gelişim evrelerinin en önemlileri 0-6 yaş arasındakilerdir. Gelişimin ilk yılında çocuk edilgen, bakıma ve yardıma muhtaç bir varlıktır. Kendisinin ihtiyaçlarını karşılayan bir başkasına ihtiyacı vardır. İşte bu başkası da annedir. Çocuğun bir şeye ihtiyacı olduğu zaman organizmada bir gerilim söz konusu olur. Çocuğuyla eş duyum içerisinde senkronize olabilmiş bir anne bu ihtiyacı sezer ve ihtiyacı giderir. Böylece organizmadaki gerilim giderilmiş ve çocuk hazza ulaşmış olur. Çocuğun yaşantıladığı ilk haz deneyimi budur. Bu temel hazdır. Daha sonra hayat boyunca yaşantılanacak olan hazlar bu temel hazdan kaynaklanırlar.

Annenin çocuğuyla eş duyumsal senkronizasyonu sayesinde çocuğu yatıştırma işlevi yavaş yavaş çocuk tarafından içselleştirilir ve kendi iç yapıları haline dönüştürülür. Yani artık gerilim anlarında o kendi kendini yatıştırabilecek bir kapasiteye ulaşır. Ancak annenin tepkilerindeki eş duyum ve güvenirlik belirgin olarak eksikse, anne duygusal olarak sığsa veya kendi ruhsal sıkıntıları yüzünden gerekli olan senkronizasyonu sağlayamamışsa çocuğun annenin yatıştırma işlevini içselleştirmesinde eksiklikler ve kusurlar oluşur. Dolayısıyla çocuk gelişiminin ilk aşamasını sağlıklı aşamamış bir diğer evreye borçlu geçmiş olur.

Bir üst evrede, 2-3 yaşlarında, devreye baba girecektir artık. Böylece o güne kadarki ikili ilişki kipi üçlü ilişki kipine dönüşmek zorundadır. Çocuk bu dönemde ilk haz kaynağı olan anneyi artık baba ile paylaşmak zorunda olduğunu fark eder. Hatta daha da kötüsü baba annenin asıl sahibidir. Çocuk bir taraftan annenin ilgi ve şefkatinin tek sahibi olmak adına iç dünyasında baba ile yoğun bir rekabete girmekte iken bir taraftan da babanın gücü ile boy ölçüşemeyeceğinin farkında olarak büyük bir korku içindedir. İşte bu aşamada otorite kavramı gelişmeye başlar çocukta. Kendisinden daha güçlü olana karşı tutumu gelişmeye başlar.

Anne çocuğun dünyasında şefkati; güveni, desteği temsil ederken baba; gücü, iktidarı, otoriteyi temsil etmektedir. Çocuk için bir taraftan aşılması gereken bir rakip iken bir taraftan da dış dünyaya karşı bir güven kaynağı ve onun gibi olmak için öykünülen bir idoldür. İşte bu aşamada da baba aşırı sadistçe bir rekabetin içine girmiyorsa veya aşırı zayıf karakteriyle çocuğun ruh dünyasındaki güçlü ve muktedir baba imajı konusunda çocuğu hayal kırıklığına uğratmayan bir baba olarak çocuğun kendisiyle özdeşim kurmasına olanak sağlayabiliyorsa çocuk babanın da işlevlerini içselleştirme olanağını elde edecektir. Aksi taktirde bu içselleştirme süreçleri de sekteye uğrayacak ve bu aşama da hatalı ve kusurlu atlatılacaktır.

Dinamik literatürde cinsellik bu hatalı oluşum evrelerindeki eksiklikleri, ihtiyaçları ve kusurlu oluşumları dile getirme yollarından biridir. Üstelik durum her zaman cinsel kimlik bozuklukları gibi çarpıcı tablolarla bağırarak kendini ortaya koymayabilir. Mevcut olan aktif cinsel hayatla fantezi ve rüyalardaki cinsel hayat paralellik göstermeyebilir. Özellikle sağaltım (tedavi) sürecinde kişilik örgütlenmesi hakkında zengin bilgi kaynağı olan düşler ve cinsel fanteziler asla göz ardı edilmemesi gereken önemli bilgi kaynaklarıdır. Örneğin; kişi aktif olarak heteroseksüel bir cinsel yaşantı içinde iken rüyalarında homoseksüel temalar ortaya çıkabilir; kişi açık seçik kendi hemcinsi bir partnerle ilişkiyi görebileceği gibi zaman zaman da karşı cinsle bir ilişkiyi deneyimlerken partner hemcinsine dönüşebilir. Bunların yanı sıra kişinin kendini aktif mi pasif mi, kendinden güçlü, pasif ya da eşit düzeyde bir partnerle gördüğünün de kendi içinde anlamları vardır.

Yine aynı şekilde aktif cinsel hayatında hiç gözlenmemesine rağmen rüyalarında fetişist, pedofilik vs. temalar olabilir. Cinsel fantezilerinde hep aktif ve güçlü olmayı tercih etmek hatta daha ileri boyutta sadist davranışlardan zevk almak. Tam tersi sadece pasif ve hatta mazoşist temalardan zevk almak, üçüncü kişi tarafından seyredildiğini düşünmek, ensestiyöz düşlemler vs. pek çok farklı kombinasyon söz konusu olabilir. Hatta rüyanın içinde gözlemci pozisyonunda mı yoksa aktif katılımcı pozisyonunda mı olduğunun bile bir anlamı söz konusudur. Tabii ki tüm bu farklı görünümleri genellemek ve belli durumların belli anlamları vardır diyerek bir kategorizasyona gitmek asla mümkün değildir. Her insan biriciktir ve her görünüm kişinin kendi bütünlüğü içinde anlam kazanır.


                                                                                            Uzman Psikolog Hülya Macit

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder